Dünyada en çok tüketilen içeceklerden kahvenin, günümüze olan yolculuğuna kısa bir göz atalım.
Öncelikle kahvenin kökboyasıgiller familyasında yer alan ağaçlardaki meyve çekirdeklerinden oluştuğunu söyleyelim. Kiraza benzeyen bu meyvelerin içinde iki tane ince çekirdek ve bunların içinde de kahve tohumları bulunmaktadır. Bu ağaçlar genelde nemli ortamları sevdiğinden tropik bölgelerde yetiştirilir. Ağaçlardan toplanan kahve çekirdekleri kavrulup öğütülür veya çekirdekten ayrılmayıp tohum olarak kullanılır.
Peki dünyada bu kadar çok sevilen ve çeşitli şekillerde tüketilen bu içeceğin hikayesi ne?
Kahvenin anavatanı Etiyopya’nın Kaffa bölgesi olmuştur. Kaffa’nın ormanlarında yetişen Arabika kahve ağaçlarındaki kahve çekirdekleri ilk işlenen kahve olarak bilinmektedir. Ancak içecek olarak ilk Güney Arabistan’da ortaya çıkmış ve Arap dünyasında tanınmıştır. 14. yüzyıl sonlarında yaşamış Arap Şeyh Şazili’nin kahveyi ilk içen kişi olduğu söylentiler arasında. Arap Yarımadası’na yayılan kahve meyvesinin kaynatılarak içilme geleneği 300 sene kadar sürmüş. 14. yüzyıldan sonra ise ateşte kavrulan kahve çekirdekleri, ezildikten sonra kaynatılarak içilmeye başlanmış. Kahveyi ilk olarak bu şekilde işleyip içenler Yemen’deki sufi tarikatı olmuş.
Osmanlı döneminde Yemen Valisi Özdemir Paşa kahveyi İstanbul’a getirmiş, sarayda büyük ilgi gören kahve Osmanlı’da da gelenek haline gelmeye başlamıştır. Hatta saraylarda “kahvecibaşı” olarak görevlendirilen ve kahveden sorumlu kişiler olmaya başlamıştır. Tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülen kahve son olarak cezvelerde pişip sunuma hazır hale getirilirmiş. Kahvenin ünü sarayda başlayıp konaklara oradan da evlere kadar uzanmış. Böylece kahve, Osmanlı’da da kendine yer edinmiştir.
1544 yılında İstanbul Tahtakale’de iki Arap ilk kahvehaneyi açmıştır. İstanbul’a gelen Venedikli tacirler kahveyle burada tanışıp sevmiş ve kahveyi Avrupa’ya taşımışlardır. Kahve Paris’e 1643, Londra’ya 1651 yılında ulaşmıştır.
Kahvenin yolculuğunun son zamanlarda “dalga” ifadesi ile betimlendiğini duymuş olabilirsiniz. Üçüncü dalga kahve gibi. Bunun birincisinden tarihi ile bahsettik, kolay yoldan kahvenin suda çözümlenmesi ile uzun yıllar bu şekilde tüketilmiş. İkinci dalgada daha farklı kahve çeşitlerini ve bu çeşitliliği sağlayan zincir kafeleri görüyoruz. Son yıllarda duyduğumuz üçüncü dalga kahve ise kahvenin nereden geldiğinden, yapılış yollarından, içine ne sütüne ve aromasına katılacağına kadar ayrıntılı seçilen kahve geleneğini içeriyor. Artık bir kafeye gittiğinizde kahvenin nasıl daha organik, sağlıklı ve benzersiz bir deneyim yaşatabileceğini çalışanların tavsiyelerinden kapabilirsiniz. Kahve sever biriyseniz daha farklı tatlar için bu tür tavsiyelere kulak verin derim.
Son olarak da kısaca kahvenin yapılış şekillerinden bazılarına değineceğim; filtreleme, french press, espresso için özel basınçlı kahve makineleri veya telve ile sunum (Türk kahvesi). Eğer süt ilaveli kahvelerden hoşlanıyorsanız soya sütünden veya badem sütünden yapılan kahveleri de deneyebilirsiniz. Daha farklı şeyler arıyorum diyenlerdenseniz alkollü kahveler de birçok kişinin favorileri arasında. Peki sizin favori kahveniz hangisi?